Bosna Hersek'in
Başkenti
Hüzünle umut arasında bir şehir.
Bosna-Hersek’in başkenti ve en büyük şehridir; din, kültür ve tarih açısından Balkanlar’ın en önemli merkezlerinden biridir. Osmanlılar 15. yüzyılda bölgeyi fethettiklerinde, bölgenin merkezi olarak gelişen yerleşim yerine "Saray Ovası" veya "Saray Bosna" adını verdiler. Bu, "Bosna’daki Saray" anlamına gelir ve zamanla "Saraybosna" olarak yerleşmiştir. Şehir, Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Yugoslavya dönemlerinden izler taşıyan mimarisiyle doğu ve batının buluştuğu bir kültürel mozaiktir. 1992-1995 yılları arasında yaşanan Bosna Savaşı sırasında dünyanın en uzun kuşatmalarından birine maruz kalan şehir, savaşın izlerini hala taşır.
Bosna-Hersek’in yönetim sistemi, Dayton Barış Anlaşması (1995) ile belirlenen karmaşık bir yapıya sahiptir. Parlamenter Cumhuriyet’tir ve Boşnakların ve Hırvatların ağırlıklı olduğu bir bölge ve Sırpların çoğunlukta olduğu bir bölge olmak üzere iki özerk bölgeye ayrılmıştır. Üçlü Başkanlık Sistemi uygulanır. 1 Boşnak, 1 Hırvat ve 1 Sırp temsilci bulunur. Başkanlar sekiz ayda bir dönüşümlü olarak devlet başkanlığı yapar. Bu yapı, karar alma süreçlerinde zaman zaman siyasi tıkanıklıklara yol açmaktadır.
Müslüman Boşnaklar, Katolik Hırvatlar ve Ortodoks Sırplar... Birbirine benzeyen yapılı vücutları, sarı saçları, mavi gözleri ile dışardan kardeş gibiler. Ama bu üç millet arasında savaştan önceki dostluk ortamı tam olarak tahsis edilebilmiş değil. Bundan sonra da çok mümkün görünmüyor. Komşunun komşuya kıydırıldığı bir savaş. Evlerin üzerindeki mermi deliklerini muhafaza edip onarmamaları da bunun kanıtı. Kimse o günleri unutmak istemiyor. Yaralar hala çok taze.
Başçarşı
Başçarşı, Saraybosna'nın kalbinde yer alan tarihi bir pazardır. Osmanlı döneminden kalma bu çarşı, dar sokakları ve taş döşemeleriyle dikkat çeker. 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun Bosna'yı fethi sırasında inşa edilmeye başlandı ve Saraybosna'nın ticaret merkezi oldu. Çarşı’da Bosna Beylerbeyi Gazi Hüsrev Bey tarafından yaptırılmış bir han, med- rese ve çok sayıda imaret bulunmaktadır. Meydanında Saray Bosna'nın simgesi haline gelmiş çok güzel bir sebil yer alır. Osmanlı İmparatorluğu'nun klasik çarşı mimarisini yansıtan Başçarşı, zamanla genişleyerek, farklı zanaatkarların ve tüccarların faaliyet gösterdiği bir merkez haline gelmiştir.
Bosna Savaşı sırasında Sırp ordusunun imha etmeye çalıştığı başlıca hedeflerdendi.
Çarşıda, geleneksel el sanatlarından gümüş işçiliğine, bakırcı- lıktan halıcılığa kadar pek çok zanaat ve ürün sergilenir. Aynı zamanda çok sayıda kafe ve restoran, geleneksel Boşnak mutfağının lezzetlerini deneyimleme fırsatı sağlar.
Avlusunda Gazi Hüsrev Bey'in türbesinin bulunduğu Gazi Hüsrev Bey Camii'nin de yer aldığı Başçarşı yine Saraybosna'nın en merkezi mevkilerinden olan modern Ferhadiye Caddesi'ne bağlanmaktadır.
AYRINTI
Morica Han
Küçük dükkanları ve şirin kafeleri ile mola vermek için ideal bir yer.
Gazi Hüsrev Bey Camii
16. yüzyılda inşa edilen camii, beylerbeyi Gazi Hüsrev Bey tarafından yaptırılmıştır. Mimar Sinan’ın öğrencisi olan ünlü Osmanlı mimarı Adzem Esir Ali tarafından tasarlanan camii, Osmanlı klasik mimarisinin muhteşem bir örneğidir.
Camii, büyük kubbesi, geniş avlusu ve zarif minaresiyle dikkat çeker. İç mekanında yer alan ahşap süslemeler ve geometrik desenler, Osmanlı sanatının zarafetini yansıtır. Cami kompleksinde ayrıca Hüsrev Bey'in türbesi, medrese, abdesthane ve şadırvan gibi yapılar da bulunmaktadır.
Hüsrev Bey Camii, depremler ve savaşlar nedeniyle zarar görmüş her seferinde aslına uygun şekilde yenilenmiştir. Son büyük restorasyon Bosna Savaşı'nın ardından gerçekleştirilmiş ve Suudi Arabistan tarafından sağlanan malî destekle yeniden inşaa edilmiştir.
Saat Kulesi
Gazi Hüsrev Bey Camii’nin hemen yanında yüksekliği 30 metreyi aşan kule 17. yüzyılda inşa edilmiştir. Ay takvimine göre işler ve gün doğumu ve gün batımını gösterir.
Ferhadiye Caddesi
Cadde, Saraybosna'nın kültürel çeşitliliğini ve tarih boyunca geçirdiği değişimleri yansıtan bir geçiş noktasıdır. Başlangıçta Osmanlı tarzı dar sokaklardan geçerken, cadde boyunca ilerledikçe Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminden kalma Neo-Rönesans ve Barok binalarla karşılaşılır. Bu mimari çeşitlilik, Saraybosna'nın zengin tarihini ve kültürel karmaşıklığını yansıtır. Özellikle yaz aylarında, cadde açık hava etkinlikleri ve sanat gösterilerine ev sahipliği yaparak şehirdeki yaşamı canlandırır. Kutsal Kalp Katedrali bu cadde üzerindedir. Bir ucu Başçarşıda olan caddenin diğer ucunda da Sonsuz Ateş (Vječna Vatra) vardır.
Kutsal Kalp Katedrali
Saraybosna'da bulunan önemli bir Katolik kilisesidir. Katedral, 1889 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde inşa edilmiştir. Neo-Gotik mimari tarzının güzel bir örneğidir. Yapının ön cephesinde yer alan iki yüksek çan kulesi ve detaylı taş işçiliği, katedrali şehrin simgelerinden biri haline getirir. İç mekan; zengin vitray pencereler, yüksek kemerler ve görkemli bir altar ile dikkat çeker. Katedralin tarihi ve estetik değeri, Saraybosna'nın farklı kültür ve dinlerin buluşma noktası olarak sahip olduğu zenginliği yansıtır.
Sonsuz Ateş Anıtı
Ferhadiye Caddesinin ucunda yeralan, sembolik ve duygusal bir anıttır. Bu anıt, II. Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybeden askerler ve sivil direnişçiler için 1946 yılında inşa edilmiştir. Sürekli yanan bir alev ile savaşta kaybedilenleri onurlandırır ve şehrin direnç ve özgürlük mücadelesini simgeler.
"Bilge Kral" Aliya İzzetbegoviç
Bağımsız Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı
"Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır."
Bosna-Hersek Savaşı
1992-1995 yılları arasında eski Yugoslavya'nın dağılması sırasında yaşanan en kanlı çatışmalardan biridir. Savaş, Bosna-Hersek'in bağımsızlık ilan etmesinin ardından Sırp, Hırvat ve Boşnaklar arasında etnik ve dini temelli bir iç savaşa dönüştü. Sırp Cumhuriyeti'nin kurulmasını isteyen Sırp güçleri, Bosna'da geniş çaplı saldırılar düzenleyerek çok sayıda sivil katliama imza attı. Savaş boyunca en korkunç olaylardan biri, Temmuz 1995'teki Srebrenitsa Katliamı'nda yaklaşık 8.000 Boşnak erkeğin ve çocuğun öldürülmesiydi. Saraybosna, savaş boyunca Sırp güçleri tarafından 1.425 gün boyunca kuşatma altında kaldı ve ağır yıkıma uğradı. Uluslararası toplum savaşı durdurmakta yavaş davrandı, ancak sonunda NATO müdahalesi ve ABD'nin arabuluculuğu savaşı sona erdirdi. 1995 yılında imzalanan Dayton Anlaşması, Bosna-Hersek’i iki özerk birime ayırarak savaşı resmen sonlandırdı. Savaş sırasında yaklaşık 100.000 kişi hayatını kaybetti, milyonlarca insan ise yerinden edildi veya mülteci durumuna düştü. Bosna-Hersek Savaşı, insanlık tarihine soykırım, etnik temizlik ve savaş suçlarıyla anılan acı bir trajedi olarak geçti.
Savaştan sonra kurulan ICTY "Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi" tarafından 161 kişi yargılandı.
Öne çıkan yargılama Ratko Mladiç’in yargılamasıdır. 'Sırp Kasabı' olarak anılan, Sırp ordusunun komutanı Ratko Mladiç, Srebrenitsa Katliamı’nın planlayıcısı ve uygulayıcısı olmak, savaş suçları ve insanlığa karşı suçları yüzünden yargılanmış ve suçlu bulunarak müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır.
AYRINTI
ICTY
İngilizce International Criminal Tribunal for the former Yugoslavia ifadesinin kısaltmasıdır. Türkçesi: "Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi" 1993 yılında Birleşmiş Milletler tarafından, eski Yugoslavya topraklarında işlenen savaş suçlarını, soykırım ve insanlığa karşı suçları yargılamak amacıyla kurulmuştur. Merkezi Hollanda’nın Lahey şehrindedir.
Umut Tüneli
Saraybosna Umut Tüneli, Bosna Savaşı sırasında 1992-1995 yılları arasında yaşanan Saraybosna Kuşatması sırasında hayatta kalma mücadelesinde hayati bir rol oynamış gizli bir tüneldir. Umut Tüneli, Saraybosna Havalimanı'nın altından geçerek kuşatma altındaki bölgeden güvenli bölgeye ulaşım sağlamak amacıyla 1993 yılında inşa edildi. Yaklaşık 800 metre uzunluğundaki tünel, yiyecek, ilaç, silah ve diğer malzemelerin şehre getirilmesine olanak tanıdı ve kuşatma sırasında Saraybosna'nın direnişine büyük katkı sağladı.
Bu tünel, kuşatma altındaki Saraybosna ile şehri dış dünyaya bağlayan tek yaşam hattıydı. Bugün, tünelin bir bölümü Umut Tüneli Müzesi olarak halka açıktır. Müzede, tünelin savaş sırasında oynadığı kritik rolü anlatan sergiler, fotoğraflar ve videolar yer almaktadır.
Latin Köprüsü
Saraybosna'nın en eski ve en ünlü köprülerinden biridir. Miljacka Nehri üzerinde yer alan köprü, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 16. yüzyılda inşa edilmiştir ve taş kemer mimarisi ile dikkat çeker. Köprü, tarihi boyunca ticaret ve ulaşım açısından önemli bir rol oynamıştır.
Latin Köprüsü'nün tarihi önemi, 1914 yılında Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand'ın burada suikasta uğramasıyla artmıştır. Bu olay, I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesine neden olan kıvılcım olarak kabul edilir.
Arşidük Franz Ferdinand Suikastı
28 Haziran 1914'te, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun veliaht prensi Arşidük Franz Ferdinand, Avusturya-Macaristan’ın kontrolündeki Bosna-Hersek’te askeri tatbikatları incelemek ve halkla ilişkileri güçlendirmek için Saraybosna’ya geldi. Sırp milliyetçi örgütü "Kara El" üyeleri suikastı planladı. Planın amacı, Bosna’yı Avusturya-Macaristan’dan koparıp Sırbistan’a bağlamaktı. Konvoy ilerlerken bir Kara El üyesi, el bombası attı ancak hedefi kaçırdı. Arşidük’ün konvoyu yoluna devam etti. Konvoyun güzergahı değiştirilirken, 19 yaşındaki suikastçı Gavrilo Princip, Latin Köprüsü yakınlarında Arşidük ve eşini tabancayla vurdu. İkisi de olay yerinde hayatını kaybetti.
Sarı Kale
18. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu dönemin- de inşa edilen bu kale, şehri yüksek bir nokta- dan gören stratejik bir konuma sahiptir. Askeri bir karakol olarak tasarlanan kale, Saraybosna'nın savunmasında önemli bir rol oynamıştır. Kaleden, Saraybosna'nın geniş bir panoraması görülür. Gün batımını izlemek için güzel bir noktadır. gece şehir ışıkları da hoş bir manzara oluşturur. Kalenin içinde bir kafe hizmet vermektedir.
Vrelo Bosne Parkı
İsmi “Bosna Baharı” anlamına gelen park Başçarşı’dan sadece yarım saat uzaklıktadır. Igman Dağı’nın eteklerinde yer alan parkın içinden Bosna Nehri ve kolları geçer. 2006’da çıkarılan bir kanunla yenilenmiştir. Bu büyük park, çok bakımlı ve temizdir. Her köşesi, her ağacın altı temizlenmiştir, su dupduru akar. Hiçbir köşesinde yabani ot ya da çalı yoktur. Görmeden dönmeyin.
Yemekler
Eğer Boşnak ya da Arnavut komşularınız varsa, tüm yemeklere aşinasınız demektir. Bizi en çok heyecanlandıran şüphesizki börekti. En çok ismi geçen mekana gittik. Buranın adını vermeyeceğim. Belki bize kötü denk gelmiştir. Ama İstanbul'da çok daha iyi boşnak börekleri ve mantıları yedim.
Çok sevdiğim diğer boşnak lezzeti soka... Biber ve kaymakla yapılan bir çeşit turşu. Denemediyseniz muhakkak deneyin. Muhteşem.
Ajvar da denemeniz gerekenlerden. Közlenmiş patlıcanlı, hafif acı biberli, içinde domates salçası da olan bir tür kırmızı biber ezmesi. Her öğün yenir.
Cevabi, pide üzeri dana ya da kuzu etinden yapılmış köfte. Üzerine süzme yoğurt, kaymak ve peynir ile sos yapılmış versiyonları da var. Balkanların tamamında et çok lezzetli. Biz gezimiz boyunca bolca Cevabi yedik. Hepsi çok güzeldi.
Ayrıca çok aşina olduğumuz başka yemekler de var; mesela mantı, soğan dolması, baklava hatta pişi ufak değişikliklerle burada da var. Kahvaltıda önünüze gelen peynir, zeytin Türkiye'dekini aratmaz. Kaymak konusunda da yetenekliler. Bosna kahvesi de bizim türk kahvesinin bir versiyonu. Kısaca Bosna Hersek'te aç kalmazsınız, kilo almamaya dikkat edin:)
AYRINTI
Avlija
Boşnakça Avlu anlamına geliyor. Küçük bir avlunun düzenlenmesi ile oluşturulmuş şirin bir mekan. Mönüsü geniş, bir çok seçenek var. Biz yediğimiz her şeyi çok beğendik. resimleri aşağıda. Garsonlar diğer mekanlarda da olduğu gibi mesafeliler. Ama bu sizi yanıltmasın çok kibar çok becerikliler.